Ödeme emri, alacaklının alacağına ilişkin icra dairesine yönelttiği icra takibi talebi üzerine, icra dairesince kanuni şartları taşıdığı tespit edilerek borçluya tebliğ edilen belgedir.
1 Genel Haciz Yolu ile Takipte Ödeme Emrine İtiraz
Ödeme emrine itiraz, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (“İİK”) md. 62 hükmü uyarınca, takip talebi ve ödeme emrinde borçlu olarak gösterilmiş ve kendisine bu sıfatla ödeme emri tebliğ edilmiş olan kimsenin, ödeme emrinin tebliğinden itibaren yedi gün içinde icra dairesine yapacağı yazılı veya sözlü bir bildirimle, herhangi bir sebep gösterme zorunluluğu olmaksızın itirazda bulunmasıyla icra takibinin kendiliğinden durması sonucunu doğuran hukuki muameledir. Kendisine borçlu sıfatıyla ödeme emri tebliğ edilmiş kimse bu emirde yer alan borca veya imzaya karşı -takip ehliyetine, bir başka deyişle medeni haklarını kullanma ehliyetine sahip olduğu müddetçe- itiraz edebilir.
İtiraz, illa takibin yapıldığı yer icra dairesine bizzat gidilerek yapılmak zorunda değildir. Bu cümleden olmak üzere, muhabere yolu ile itirazın mümkün olduğu söylenmelidir. Hatta, müstakar Yargıtay içtihatlarına göre borçlu itiraz dilekçesini posta veyahut telgraf yoluyla da icra dairesine gönderebilir. Seferlerin çoğunda itirazlar yazılı olarak yapılsa da sözlü itiraz yapmak da mümkündür.
Ödeme emrine itiraz, 7 günlük itiraz süresi içerisinde yapılmalıdır. İcra müdürü, itirazın süresinde yapılıp yapılmadığını re’sen inceler. Zira borca itiraz süresi hak düşürücü bir süredir, yoksa zamanaşımı süresi değil. İtiraz süresi, ödeme emrinin tebliğinden itibaren işlemeye başlar. Tebliğ, borçluya veya vekiline elektronik tebligat yoluyla da tebliğ edilmiş olabilir. Bu ihtimalde, Tebligat Kanunu md.7/a uyarınca tebliğ tarihi, tebliğ evrakının muhatabın elektronik tebligat adresine ulaştığı tarihi izleyen 5. günün sonunda yapılmış sayılır.
1.1 Borca İtiraz
Ödeme emrinde borçlu olarak gösterilen kimsenin, ödeme emrine karşı, borçlu olmadığına ilişkin itirazına borca itiraz denir. Bu tanım doğrultusunda, borçlu olduğu iddia edilen kimsenin yalnızca, “itiraz ediyorum” şeklindeki itirazı dahi yeterdir. Öte yandan, borçluların zaman zaman “benim böyle bir borcum yoktur” gibi ifadelerin yanında borcu kabul ederek taksit talebinde bulunması, kendisine süre verilmesini istemesi, mal beyanında bulunması gibi eylemler yaptığına da rastlanır. Borçlunun bu tip ifadelere yer vermesi itiraz iradesinin olmadığı anlamına geleceği için itiraz artık geçersiz kabul edilmelidir.
Belirtmek gerekir ki borçlu olduğu iddia edilen kimsenin, ödeme emrine itirazda bulunurken sebep göstermemesi, itirazın geçersizliğine yol açmasa da bu suretle gerçekleştirilen itiraz, ilgilinin icra mahkemesindeki savunma imkanını daraltır. Zira, İİK md. 63 hükmü uyarınca, “İtiraz eden borçlu, itirazın kaldırılması duruşmasında, alacaklının dayandığı senet metninden anlaşılanlar dışında, itiraz sebeplerini değiştiremez ve genişletemez.” Anılan hükme göre, sebep gösterilmeksizin ödeme emrine itiraz eden kimse, icra mahkemesinde yalnızca senet metninden anlaşılabilen itiraz sebeplerini ileri sürebilecektir.
Kendisine ödeme emri tebliğ edilen bir borçlunun imzaya itiraz dışındaki bütün itirazları borca itiraz sayılır.
Borca Kısmi İtiraz
Borçlunun, borcun yalnızca bir kısmına itiraz etmesi halinde kısmi itiraz söz konusu olmaktadır. Kısmi itirazın geçerliliği için ödeme emrine itirazın yukarıda açıklanan diğer şartlarının yanında özel olarak; itiraz edilen borç miktarının, itirazda ayrıca ve açıkça belirtilmiş olması şartı da gözetilir. Bahsi geçen şarta uyulmaksızın, borcun ne kadarlık bir kısmına itiraz edildiği anlaşılmayan hallerde ise, ödeme emrine hiç itiraz edilmemiş sayılır ve ödeme emri borcun tamamı için kesinleşir.
Faize İtiraz
Tebliğ edilen ödeme emrinin içeriğinde faiz alacağı talebinin de bulunması halinde, ödeme emrinde borçlu olarak gösterilen kimsenin, asıl borca itirazı ile birlikte borcun fer’i niteliğindeki faiz alacağına itirazını da ayrıca belirtmesi önemlidir.
İcra Dairesinin Yetkisine İtiraz
İİK md. 50 hükmü uyarınca, “Para veya teminat borcu için takip hususunda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun yetkiye dair hükümleri kıyas yolu ile tatbik olunur. Şu kadar ki, takibe esas olan akdin yapıldığı icra dairesi de takibe yetkilidir.” Genel haciz yoluyla gerçekleştirilen ilamsız takipler para veya teminat borcuna ilişkin olduğundan, bu takipler bakımından genel yetkili icra dairesi, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (“HMK”) uyarınca, takibin başlatıldığı tarihte borçlunun yerleşim yerindeki icra dairesidir.
İcra takibinin yetkisiz icra dairesinde başlatılmış olması halinde, ödeme emrinde borçlu olarak gösterilen kimse, tebliğ tarihinden itibaren 7 günlük süre içerisinde, yetkili icra dairesini de göstermek suretiyle icra dairesinin yetkisine itirazda bulunabilir. Borçlunun, yalnızca icra dairesinin yetkisine itirazda bulunması ve alacaklının itirazın kaldırılması talebinde bulunması üzerine icra mahkemesince icra dairesinin yetkili olduğuna karar verilmesi durumunda icra takibi kesinleşir. Zira, ödeme emrinin tebliğ tarihinden itibaren 7 gün geçmiş olmakla birlikte borçlunun başkaca itiraz sebebi ileri sürme imkânı kalmayacağından ve borçlunun 7 gün içerisinde yalnızca yetki itirazında bulunarak diğer talepleri ikrar ettiği kabul edileceğinden, mahkeme kararıyla yetkili olduğu tespit edilen icra dairesinde görülmeye devam edilen takip kesinleşmiş olacaktır.
1.2 İmzaya İtiraz
İİK md. 60/2-3 hükmü uyarınca, alacaklının takip talebinde bir adi senede dayanması halinde, borçlu olduğu iddia edilen kimse adi senet altındaki imzanın kendisine ait olmadığı itirazında bulunabilir. Anılan hüküm uyarınca, ödeme emrinde borçlu olarak gösterilen kimse bu itibarla yapacağı itirazını ayrıca ve açıkça bildirmedikçe icra takibinde senet metnindeki imzanın kendisine ait kabul edileceği öngörülmüştür. Söz konusu hükümden hareketle, yalnızca borca itiraz edilmesi, imzaya itirazın ayrıca belirtilmemesi halinde senet metnindeki imzanın borçlu olduğu iddia edilen kimseye ait olduğu kendisi tarafından ikrar edilmiş sayılır. İmzaya itiraz açıkça yapılması gerektiği için, borçlunun söz gelimi “senet sahtedir, ben bu kişiye senet vermedim” şeklindeki bir itirazı imzaya itiraz olarak kabul edilemez.
Bununla birlikte, borçlu olduğu iddia edilen kimsenin imza itirazının yanı sıra “Borcun tamamına veya bir kısmına yahut alacaklının takibat icrası hakkına dair bir itirazı varsa bunu da aynı süre içinde beyan etmesi” gerekliliği aynı hükümde kaleme alınmıştır.
Resmî senetler için ise bu şekilde itiraz mümkün değildir. Takibin dayanağının resmî senet olduğu durumda ise borçlu olarak gösterilen kimse, resmi senetteki bu imzanın kendisine ait olmadığını iddia ediyorsa, başvurabileceği yol genel mahkemelerde İİK md. 72 ve HMK md. 208 uyarınca menfi tespit davası açmak olacaktır.
1.3 Gecikmiş İtiraz
Gecikmiş itiraz, yedi günlük yasal itiraz süresinin sona erdiği ancak ödeme emrinde borçlu olarak gösterilen kimsenin elinde olmayan sebeplerle süresinde itirazını sunmasının mümkün olmadığı durumlarda başvurulabilecek ek bir imkandır. Borçlunun gecikmiş itirazda bulunabilmesi için (i) kusuru olmaksızın, (ii) bir engel nedeni ile süresi içinde itiraz edememiş olması gerekir. Gecikmiş itiraz kurumunun usulsüz tebligat ile karıştırılmaması gerekir. Zira, usulsüz tebligatta gecikmiş itiraz yolunun aksine itiraz süresi henüz başlamamıştır. Gecikmiş itiraz, engelin ortadan kalktığı günden itibaren üç gün içinde ve her halükârda ilgilinin haczedilmiş malları paraya çevrilinceye kadar, icra dairesinin bulunduğu yerdeki icra mahkemesine yapılmalıdır.
Gecikmiş itirazda bulunan kimse icra mahkemesine yapacağı bildirimde hem süresinde itiraz etmesine engel hâle hem de itirazına yer verir. Gecikmiş itirazda takip kendiliğinden durmayacak olup icra mahkemesi, öncelikle takibin durdurulup durdurulmayacağına karar verecektir.
Gecikmiş itiraz istisnası bir kenara bırakılacak olursa, borçlu tarafından 7 günlük süre içerisinde takibe itiraz edilmesi, icra takibini kendiliğinden durdurur. İtiraz üzerine duran takibe, itiraz hükümden düşürülene kadar devam edilemez. Kısmi itiraz durumlarında ise borçlunun kabul ettiği miktar bakımından icra takibine devam edilebilir.
2 İtirazın Hükümden Düşürülmesi
Usulüne uygun olarak yapılan itiraz sonrasında duran takibin devam etmesi için alacaklı (i) genel mahkemeler nezdinde itirazın iptali veya (ii) icra mahkemeleri nezdinde itirazın kaldırılması yollarına başvurabilir.
2.1 İtirazın İptali
İcra ve İflas Kanunu md. 67 hükmü uyarınca, takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliğ tarihinden itibaren bir yıl içinde, itiraz ile duran icra takibine devam edilmesini sağlamak amacıyla itirazın iptali davası yoluna başvurabilir. Buna göre davacı alacaklı, borçlunun itiraz etmiş olduğu alacağın mevcut olduğunu bildirerek, borçlunun itirazının iptaline karar verilmesini ve dilerse icra inkâr tazminatına hükmedilmesini talep eder.
İptal davası için öngörülen hak düşürücü süreyi (itirazın kendisine tebliğ edilmesinden itibaren bir yıl) geçiren alacaklının genel hükümlere göre alacağını dava etme hakkı saklı kalmak üzere, yaptığı ilamsız takip düşer. Belirtmek gerekir ki, ilamsız takibin düşmesi üzerine, alacaklının alacağını genel hükümlere göre dava etmesi ve bu dava sonucunda alacağı ilam ile düşmüş olan icra takibine devam edilmesini istemesi mümkün olmayıp alacaklı bu takdirde yalnızca ilamlı icra takibi başlatabilecektir.
İspat yüküne ilişkin olarak ise söz konusu davada ispat yükünün davacıda olduğu ve davacı alacaklının, alacağının varlığını ispat etmekle yükümlü olduğu belirtilmelidir.
Mahkeme, itirazın iptali davasının sonucunda davanın reddine veya davanın kabulüne hükmedecektir:
- Mahkemece, alacaklı tarafından takip konusu yapılan alacağın mevcut olmadığı kanaatine varılması halinde, itirazın iptali davası reddedilir ve bunun yanında, borçlunun talebi üzerine, alacaklının kötü niyetle takip talebinde bulunduğu kanısına varılırsa borçlu İİK md. 67/2 hükmü uyarına kötü niyet tazminatı ödemeye mahkûm edilir. Tazminat miktarı, reddedilen miktarın yüzde yirmisinden aşağı olamaz. Davanın reddi kararıyla birlikte takip konusu alacağın mevcut olmadığı kesin hüküm olarak tespit edilmiş olur ve borçluya karşı aynı alacağa ilişkin alacak davası açılamaz.
- Mahkemenin, itirazın iptali davasını kabul etmesi halinde ise, durmuş olan icra takibine devam edilir ve bununla birlikte, alacaklının dava dilekçesinde açıkça icra inkâr tazminatını talep etmiş olması halinde, borçlu icra inkâr tazminatına mahkûm edilir. İcra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için, alacaklının talebi haricinde, borçlunun ödeme emrine yaptığı itirazın haksız da olması gerekir. Borçlunun yapmış olduğu itirazda haklı olup olmadığı esasen alacağın likit olup olmaması ile ilgilidir. Alacağın likit olmasından kasıt, borçlu tarafından alacağın gerçek miktarını tespit edebilmek için lazım gelen bütün unsurların bilinmesi veya bilinebilmesidir. İİK md. 67/2 uyarınca, icra inkâr tazminatı, kabul edilen alacağın yüzde yirmisinden aşağı olamaz.
Burada önemle hatırlatılmak gerekir ki itirazın iptali davasını kazanan alacaklının, ilamsız icra takibine devam edilmesini talep edebilmesi için itirazın iptali kararının kesinleşmesi şart değildir. Buna karşılık İİK md. 36 hükmü uyarınca, takibe itiraz etmiş bulunan borçlu, iptal kararına karşı kanun yollarına başvurarak, teminat göstermek suretiyle icranın geri bırakılmasını isteyebilir.
2.2 İtirazın Kaldırılması
Alacaklı İİK md. 68 ve md. 68/a’da sayılan belgeleri elinde bulunduruyorsa itirazın iptali davası yoluna gitmenin yanı sıra itirazın kaldırılması yoluna da başvurabilir. Bunun için alacaklı, itirazın kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren altı aylık hak düşürücü süre içinde itirazın kaldırılması için icra mahkemesine başvurmalıdır. Esasen, itirazın iptali yolunun yanında bir de itirazın kaldırılması yolunun öngörülmesi, özünde ilamsız icranın hedeflediği çabukluk ve basitlik yollarını temin etme amacından ileri gelmektedir. Gerçekten de itirazın iptali davasının itirazın kaldırılması yoluna nazaran daha uzun sürecek olması ve haliyle alacaklının alacağına kavuşmasının gecikmesi göz ardına itilmemesi gereken bir ihtimal olarak karşımıza çıkar.
İtirazın Kesin Kaldırılması
Borçlu olarak gösterilen kişi borca itirazda bulunmuş ise alacaklı tarafından itirazın kesin kaldırılması yoluna başvurulabilecektir. İcra mahkemesinin değerlendirmesi sonucu;
- Talebin reddedilmesi halinde, takibe devam edilmez. Borçlunun talebi üzerine esasa ilişkin sebeplerden kaynaklı bir ret söz konusu ise alacaklı, alacağın yüzde yirmisinden az olmamak üzere tazminat ödemeye mahkûm edilir.
- Talebin kabulü halinde itiraz kaldırılır ve takibe devam edilir. Alacaklının talebi üzerine esasa ilişkin sebeplerden kaynaklı bir kabul söz konusu ise borçlu, alacağın yüzde yirmisinden az olmamak üzere tazminat ödemeye mahkûm edilir.
İtirazın Geçici (Muvakkaten) Kaldırılması
Borçlu olarak gösterilen kişi imzaya itirazda bulunmuş ise alacaklı tarafından itirazın geçici kaldırılması yoluna başvurulabilecektir. Bu doğrultuda mahkeme takibe konu adi senetteki imzanın aidiyetini inceleyecektir. İcra mahkemesinin değerlendirmesi sonucu;
- Talebin reddedilmesi halinde, takibe devam edilmez. Borçlunun talebi üzerine alacaklı, alacağın yüzde yirmisinden az olmamak üzere tazminat ödemeye mahkûm edilir.
- Talebin kabulü halinde itirazın geçici kaldırılmasına karar verilir ve takibe devam edilir. Alacaklının talebi üzerine borçlu, alacağın yüzde yirmisinden az olmamak üzere tazminat ödemeye mahkûm edilir. İcra mahkemesi buna ilaveten borçlu hakkında alacağın yüzde onu oranında idari para cezası uygular. Borçlu itirazın geçici kaldırılmasının kesin kaldırmaya dönüşmemesi için geçici kaldırma kararının kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içerisinde borçtan kurtulma davası açabilir. Aksi halde, itirazın geçici kaldırılması kararı ile konulan geçici haciz kesinleşir.
3 Kambiyo Senetlerine Özgü Haciz Yolu (“KSÖHY”) ile Takipte İtiraz Usulü
Ödeme emrinde borçlu olarak gösterilen kimse ödeme emrine ilişkin itirazlarını İİK m. 168 uyarınca düzenlenen ödeme emrinin kendisine tebliğinden itibaren 5 gün içerisinde icra mahkemesine yazılı olarak başvuruda bulunmalıdır. İİK md. 169 hükmü tahtında kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takipte borca ve imzaya yapılan itirazın satış haricinde herhangi bir icra takip işlemini durdurmadığı hususunun altı çizilmelidir. Ancak, İİK md. 169/a-2 ve md. 170/2 hükümleri uyarınca icra mahkemesine kendi takdirinde olmak üzere, itirazın ciddi olduğu kanaatine varılması halinde, itirazla ilgili olarak esas karar verilinceye kadar takibin tedbiri olarak geçici olarak durdurulmasına karar verebilme yetkisi tanımıştır.
3.1 KSÖHY Bakımından Borca İtiraz
İmzaya itiraz dışındaki tüm itirazlar borca itiraz olarak kabul edilir ve ödeme emrinde borçlu olarak gösterilen kimse borçlu olmadığı itirazlarını İİK md. 168/5 uyarınca sebepleri ile birlikte icra mahkemesine dilekçe ile yazılı olarak ödeme emrinin kendisine tebliğinden itibaren 5 gün içerisinde sunar.
İİK md. 169/a-1 maddesi “Hâkim, duruşma sonucunda borcun olmadığının veya itfa veya imhal edildiğinin resmî veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispatı hâlinde itirazı kabul eder.” hükmünü haizdir. Dolayısıyla, borcun olmadığı, ertelendiği veya itfa edildiğine ilişkin itirazların ispatı ancak resmî veya imzası alacaklı tarafından ikrar edilmiş bir belgeye dayanarak ispat edebilecektir. Alacaklı, borçlu olduğu iddia edilen kimsenin sunduğu senetteki imzayı inkâr eder ise icra mahkemesi yapacağı değerlendirme sonucunda;
- İmzanın alacaklıya ait olduğuna kanaat getirirse, borçlu olarak gösterilen kimsenin itirazını kabul eder ve alacaklı hakkında belgenin içerdiği miktarın yüzde onu oranında para cezasına hükmeder. İİK md. 169/a-3 hükmü uyarınca da belirtildiği üzere alacaklı veya vekili çağrıldığı duruşmaya gelmezse, bu husus davetiyede ihtar edilmek şartıyla, icra mahkemesi, alacağın itiraz edilen kısmı için takibi geçici olarak durdurur. Bu durumda alacaklı borçlu olduğu iddia edilen kimsenin ibraz etmiş olduğu belge altındaki imzanın kendisine ait olmadığını ispat etmek için durdurma kararından itibaren altı ay içinde icra mahkemesine başvurur; ispat ederse, icra mahkemesi takibin devamına karar verir ve ayrıca borçlu hakkında belgenin içerdiği miktarın yüzde onu oranında para cezasına hükmeder.
Borçlu olarak gösterilen kimsenin zamanaşımı itirazı ise İİK md. 169/a-4 hükmünde de belirtildiği üzere senetteki tarih dikkate alınarak incelenir. Eğer alacaklı zamanaşımının kesildiğini veya durdurulduğunu iddia ediyorsa, bunu, ancak resmî senet ya da imzası borçlu tarafından ikrar edilmiş bir belge ile ispat etmesi gerekir. Mahkeme yapacağı değerlendirme sonucunda;
- Borçlu olarak gösterilen kimsenin itirazını haklı bulursa, itirazın kabulüne karar verir ve takip durur ve kararın kesinleşmesi ile takip iptal edilir. Burada dikkat edilmesi gereken husus, iptal edilenin senedin kendisi olmayıp takibin iptal edildiği hususudur. İtirazın esasa ilişkin sebeplerle kabulü halinde kötü niyetli veya ağır kusurlu olduğu tespit edilen alacaklı hakkında, borçlunun talebi üzerine, takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere tazminata hükmolunur.
- Borçlunun itirazının haksız olduğu kanaatine varır ise itirazı reddeder ve takip devam eder. Takip daha önce geçici durdurulmuş ise borçlu hakkında, alacaklının talebi üzerine, takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere tazminat uygulanır.
3.2 KSÖHY Bakımından İmzaya İtiraz
Borçlu olduğu iddia edilen kimse takip konusu senedin altındaki imzanın kendisine ait olmadığına dair itirazlarını icra mahkemesine ayrıca ve açıkça İİK md. 168/4 uyarınca dilekçe ile yazılı olarak ödeme emrinin kendisine tebliğinden itibaren 5 gün içerisinde sunar. Aksi halde, imza borçlu olarak gösterilen kişiye ait kabul edilir.
Mahkeme imzaya itiraza ilişkin değerlendirmeleri sonucunda;
- İmzanın borçluya ait olmadığı kanaatine varırsa itirazı kabul eder ve itirazın kabulü ile takip durur. Böylesi bir durumda İİK md. 170/3 hükmü tahtında alacaklının genel hükümler uyarınca dava açma hakkı saklıdır. Eğer mahkeme alacaklının senedi takibe koymakta kötü niyetli veya ağır kusurlu olduğu kanaatinde ise, alacaklı takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olmayan tazminata ve yüzde onu oranında para cezasına mahkûm edilir.
- İmzanın borçluya ait olduğu kanaatine varırsa itirazı reddeder ve daha önce İİK md. 170/2 uyarınca vermiş olduğu bir geçici durdurma kararı varsa bu karar ortadan kalkar ve takip devam eder. İlaveten, itiraz ile takibin geçici olarak durdurulmasına karar verilmiş ise, icra mahkemesi, borçlu hakkında takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olmayan inkâr tazminatı ve yüzde onu oranında para cezası uygulanır.
3.3 KSÖHY Bakımından Şikayet
İİK’nın md.16, 17 ve 18 hükümleri genel manada şikayet müessesesini düzenlemektedir. İİK md.16 hükmü aynen şu şekildedir: “Kanunun hallini mahkemeye bıraktığı hususlar müstesna olmak üzere İcra ve İflas dairelerinin yaptığı muameleler hakkında kanuna muhalif olmasından veya hadiseye uygun bulunmamasından dolayı icra mahkemesine şikayet olunabilir. Şikayet bu muamelelerin öğrenildiği tarihten yedi gün içinde yapılır. Bir hakkın yerine getirilmemesinden veya sebepsiz sürüncemede bırakılmasından dolayı her zaman şikayet olunabilir.” Şikayet, bir dava olmamakla birlikte, icra takibinin taraflarına veya hukuki yararı bulunan başkaca kimselere tanınmış bir hukuki çaredir. İcra mahkemesine yapılan şikayetlerde şikayet icra takibini durdurmaz.
Şikayet müessesesi, İİK tahtında KSÖHY bakımından ayrı hükümlerle de desteklenmiştir. İİK md.168 hükmü uyarınca, elinde kambiyo senedi bulanan bir alacaklı icra müdürlüğüne başvurduğu takdirde, icra müdürü ibraz edilen belgenin kambiyo senedi vasfına sahip olup olmadığını ve vadesinin gelip gelmediğini incelemelidir. İşte, ödeme emri kendine tebliğ edilen borçlu, takibin müstenidi olan senedin kambiyo senedi vasfını haiz olmadığını iddia etmekte ise, keyfiyeti beş gün içinde icra mahkemesine şikayet etmesi gerekir.
İşbu bilgi notundaki değerlendirmeler herhangi bir hukuki kanaat niteliğinde değildir. Bu değerlendirmelerden ötürü Astra Hukuk Bürosu’na herhangi bir sorumluluk atfedilemez. Bilgi notunun konusu hakkında detaylı bilgi ve profesyonel destek almak için ekibimizle iletişime geçilmesini tavsiye ederiz.