Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2021/3452 E. 2021/6001 K. numaralı kararında kira bedelinin uyarlanması istemli davada ihtiyati tedbir yoluyla dava süresince uygulanacak kira bedelinin belirlenebileceğine hükmetmiştir.
Yargıtay, kararını temellendirirken, sözleşmeye bağlılık (ahde vefa-pacta sund servanda) ve sözleşme serbestliği ilkeleri uyarınca sözleşmelerin yapıldığı andaki gibi uygulanması gerektiğini not ettikten sonra 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 138. maddesi ve Yargıtay İçtihatları uyarınca, aşırı ifa güçlüğünü ahde vefa ilkesinin istisnalarından biri olarak kabul edilen “işlem temelinin çökmesi” olarak nitelendirmiştir. Aşırı ifa güçlüğü sebebiyle mahkemeden uyarlama isteminde bulunmanın temelini de Türk Medeni Kanunu’nun 2. maddesinde öngörülen dürüstlük kuralına dayandırmıştır.
Yargıtay, kararına, uyuşmazlıkların kısa sürede çözümlenmesinin güçleşmesinin getirdiği sakıncaları gidermek amacıyla başvurulan geçici hukuki korumalardan biri olan ihtiyati tedbirlerin niteliklerini açıklayarak devam etmiştir. Buna göre:
“İhtiyati tedbir öğretide ” …kesin hükme kadar devam eden yargılama boyunca, davacı veya davalının (dava konusu ile ilgili olarak) hukuki durumunda meydana gelebilecek zararlara karşı öngörülmüş geçici nitelikte, geniş veya sınırlı olabilen hukuki korumadır.” şeklinde tarif edilmiştir.
…
İhtiyati tedbir kararı geçici bir karar olup, durum ve şartların değişmesi halinde değiştirilebilir veya kaldırılabilir. Bu nedenle ihtiyati tedbir kararları kesin hüküm teşkil etmedikleri gibi, asıl davanın konusu olan hakkın varlığına da karine teşkil etmezler.”
Uyuşmazlığın esasına ilişkin ve asıl uyuşmazlığı çözecek nitelikte ihtiyati tedbir verilemeyeceğine dair öğretideki görüşler ve HMK öncesi bazı Yargıtay kararlarının aksine, Yargıtay 3. Hukuk Dairesi aşağıdaki gerekçe ile farklı bir sonuca ulaşmıştır.
“6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu Tasarısında 395. maddesinin birinci fıkrasında yer alan “asıl uyuşmazlığı çözecek nitelikte olmamak şartıyla,” ibaresi, TBMM Adalet Komisyonundaki görüşmeler sırasında HMK taslak madde metninden çıkarılmıştır. Kanun koyucunun bu ibareyi taslak metinden çıkarmasındaki amacın, bu ilkenin dar (katı) yorumlanması sonucu, uyuşmazlıkların sonuçlanması uzun zaman almasından dolayı davacının çoğu kez davayı kazandığı halde, dava ile elde etmek istediği sonuca ulaşamadığından kaynaklı olarak oluşabilecek mağduriyetlerine önüne geçmek olduğu sonucuna varılabilir.”
Yargıtay’a göre uyarlama istemindeki amaç taraflar arasındaki sözleşmenin ayakta tutulmasıdır. Uyarlama talebi ile açılan davalarda ihtiyati tedbir kararı verilmediğinde, aşırı ifa güçlüğü çeken tarafın temerrüde düşmesi ve bu nedenle sözleşmenin feshi söz konusu olabilecektir. Bu durumda uyarlama davası ile yargılama sonucu verilecek uyarlama kararı işlevsiz hale gelecektir.
Bu açıklamalar ışığında, Yargıtay 3. Hukuk Dairesi kira sözleşmesi koşullarının uyarlanmasına ilişkin davada şartların gerçekleşmesi durumunda ihtiyati tedbir kararı verilmesinin HMK m.389 vd. hükümlerine uygun olduğuna karar vermiştir.
İşbu bilgi notundaki değerlendirmeler herhangi bir hukuki kanaat niteliğinde değildir. Bu değerlendirmelerden ötürü Astra Hukuk Bürosu’na herhangi bir sorumluluk atfedilemez. Bilgi notunun konusu hakkında detaylı bilgi ve profesyonel destek almak için ekibimizle iletişime geçmenizi tavsiye ederiz.